Bir yılı kapatırken: Maskeler, aynalar ve biz

Bir yılı kapatırken: Maskeler, aynalar ve biz

Bir yılı kapatırken: Maskeler, aynalar ve biz

Yeni bir yıl, takvimde yalnızca bir rakam değişimi değildir. Kimimiz için hiçbir anlam taşımaz, kimimiz için ise umutla, heyecanla ya da belirsiz bir huzursuzlukla gelir. Aslında yeni yıl dediğimiz şey, çoğu zaman dışarıdan bize yüklenen bir çağrıdır: toparlan, değiş, daha iyisini yap, geride bırak. Oysa psikolojik açıdan baktığımızda, insan zihni böyle keskin geçişlerle çalışmaz. Hayat bir takvim yaprağıyla değil, fark edişle değişir. Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal ntv.com.tr okurlarına özel yazdı.

Yılın bu zamanlarında sıkça “yeni hedefler” konuşulur. Yapılacaklar listeleri hazırlanır, başlanamamış işler için acele edilir. Ama çoğu zaman atlanan çok önemli bir şey vardır: Geçen yıl bize ne yaptı, biz geçen yıl kendimize ne yaptık?

 

Bir terapist olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Geleceği sağlıklı kurmanın yolu, geçmişi yok saymaktan değil; onu anlamlandırmaktan geçer. Geçmişi tamamen kapatmak zorunda değiliz. Bazen onu bir yük gibi sırtımızdan atmak yerine, bir ayna gibi karşımıza alıp bakmak gerekir.

 

Çünkü her yıl, aslında sadece yaşadıklarımızı değil; zorlandığımız anlarda hangi maskeleri taktığımızı da anlatır. Güçlü görünme maskesi, idare etme maskesi, her şeyi kontrol etme ya da tam tersine hiçbir şey hissetmeme maskesi… Çoğu zaman bu maskeleri bilinçli olarak seçmeyiz. Onlar, ruhumuzun kendini korumak için geliştirdiği savunmalardır. Ama uzun süre takılı kaldıklarında, bizi biz olmaktan da uzaklaştırabilirler.

Yeni yıla girerken belki de kendimize sormamız gereken soru şudur:

 

“Bu yıl ne başardım?” değil,

Bu yıl kendimle nasıl bir ilişki kurdum?”

 

Zorlandığımda kendime şefkatli miydim, yoksa en sert eleştirmenim ben mi oldum?

 

Kaybettiklerim karşısında yas tutabildim mi, yoksa hızla ‘geçti’ deyip üstünü mü örttüm?

 

Beni tekrar tekrar aynı döngüye sokan bir tema var mıydı hayatımda?

 

Psikolojide tekrar eden döngüler tesadüf değildir. İlişkilerde, iş hayatında, aile rollerinde ya da kendi iç dünyamızda benzer duyguları yeniden ve yeniden yaşıyorsak, orada bize ait bir hikâye vardır. O hikâye bazen görülmek ister, bazen de ilk kez dürüstçe dinlenmek.

İşte bu yüzden yeni yıla bakarken, geçmişle gelecek arasında bir köprü kurmak çok değerlidir. Sadece “bırakmak” istediklerimize değil, neden tutunduğumuza da bakmak… Sadece “değişmek” istediklerimize değil, neden bugüne kadar değişemediğimize de merakla yaklaşmak…

 

Yeni yıl, kendimizi zorla dönüştürme zamanı olmak zorunda değil. Bazen yalnızca daha dürüst olma zamanı olabilir. Kendimize, ihtiyaçlarımıza, sınırlarımıza karşı.

 

Bu bakış açısını, son kitabım Maskeler ve Aynalar’da da ele almaya çalıştım. Çünkü terapi odasında yıllardır gördüğüm ortak bir gerçek var: İnsanlar çoğu zaman başkalarına değil, kendilerine yabancılaşıyor. Kendi duygularını küçümseyerek, kırılganlıklarını saklayarak, “böyle hissetmemeliyim” diyerek… Oysa aynaya bakmadan maskeyi fark etmek mümkün değil.

Yeni yıl belki de hepimiz için şu soruyla başlayabilir:

 

“Bu yıl, maskelerimin ardındaki gerçek benle ne kadar temas edebildim?”

Eğer bu temas biraz daha artarsa, hedefler kendiliğinden daha anlamlı, ilişkiler daha gerçek, hayat ise biraz daha yaşanabilir hale gelir. Takvim ne söylerse söylesin, asıl dönüşüm içeride başlar.

Dilerim yeni yılda, kendimizi güvende hissedebildiğimiz; acele etmeden, rol yapmadan, olduğumuz halimizle var olabildiğimiz alanlar çoğalır. Ve dilerim, aynaya baktığımızda gördüğümüz kişiyle ilişkimizi biraz daha yumuşatabiliriz.

 

Yeni yılınız, kendinize daha yakın olduğunuz bir yıl olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

https://www.effectivegatecpm.com/nmgp5z1bt?key=f9f6703ab8763a9d9d620632d3ef9c46